Kemalist sistemi AKP ile tahkim, takviye ve idame sürecinin “altın vuruş”ları, Erdoğan’ın “ustalık dönemi” olarak nitelediği devrede yoğunlaştı.
Evvelâ dersane operasyonu ile, darbe anayasasının korumasındaki devrim kanunlarından tevhid-i tedrisat pekiştirildi.
Sonra, yine devrim kanunlarından tekke ve zaviyeler yasası esas alınarak cemaatlerin üzerine gidilmeye başlandı.
Elbette ki iktidar bunu böyle takdim etmedi, ama Perinçek’in söylemlerinde işin bu ciheti çok net olarak ifade edildi.
Ancak bu yapılırken gayet kurnazca bir strateji takip edildi. Öncelikli hedef olarak Gülen cemaati bitirilmeye çalışıldı.
Bu cemaate yönelik operasyonlar başlatılırken de, önceleri, “Tabanla bir meselemiz yok, mücadelemiz devlet içinde yuvalanmış paralel yapıyla” denildi, ama sonra taban da kapsama alanına alındı.
Türkiye’nin dört bir köşesinde devam eden operasyonlarda ev hanımlarının ve esnafın derdest edilmesi bunun ifadesi.
İşin garip ve ibretli tarafı, diğer cemaatlerin de bu linç ve tasfiye operasyonlarına sessiz kalmaları, dahası değişik gerekçelerle alkış tutup destek vermeleri.