Ergenekon davasında Yargıtay’dan çıkan son kararla ilgili yoğun tartışmalar büyüyerek devam ediyor.
Zaten haklarındaki mahkûmiyet kararları Yargıtay onayından geçenler dahil, bütün sanıklar daha önce salıverilmişti.
Şimdi kararın gerekçeleri açıklandı.
Mahkûmiyetler için verilen bozma kararının usulî gerekçeleri, operasyon ve dava sürecinde birçok kişi tarafından dile getirilmiş ve usul hatalarının işin özünü sakatlayabileceği ikazları seslendirilmişti.
İlgili ilgisiz birçok dosyanın aynı torbaya tıkıştırılması, sahte delil iddiaları, savunma hakkının kısıtlandığı şikâyetleri, uzun tutukluluk süreleri... çok tartışıldı.
Yer yer ciddî mağduriyetler yaşandı.
Ve bunlar davanın çıkış noktasını, özünü teşkil eden “darbelerle hesaplaşma” hedefine maalesef büyük zarar verdi.
Yargıtay kararında işin bu cihetiyle ilgili olarak Genelkurmay ve Emniyet gibi kurumlardan gönderilen cevaplarda “Öyle bir örgüt yok” denildiği ifade edilirken, karar özü itibarıyla bunlara dayandırılıyor.
Kurumların resmî cevaplarında Ergenekon diye bir örgütün varlığını kabul ve tasdik etmeleri elbette ki beklenemez.
Ama “devlet içi çeteler, derin yapılar, darbeci oluşumlar” gibi ifadelerle anlatılmak istenen şey boşuna olmasa gerek.
Bunun için iktidar, sürecin başlangıç safahatında bu operasyon ve davalara arka çıkmış; hattâ “Cumhuriyet tarihinde ilk kez bizim dönemimizde darbecilerle hesaplaşılıyor” gibi söylemler kullanmıştı.