Medeniyetler ittifakı projesinin eşbaşkanlığının üstlenildiği dönemler de geride kaldı ve yerine her fırsatta “Batı karşıtlığı”nı vurgulayan hamaset söylemleri ikame edildi.
Özellikle AB’den gelen hukuk ve demokrasi eksenli tenkitlere “Hans şunu demiş, George bunu demiş; bizi ilgilendirmez. Söyledikleri bir kulağımızdan girer, öbür kulağımızdan çıkar. Bizim için önemli olan milletimizin ne dediğidir” diye cevap veriliyor.
(Burada gözden kaçırılmaması gereken ilginç bir nokta, benzer eleştirilerin ABD’nin yıllık insan hakları raporlarında da dile getirilmesinin derin bir sükûtla geçiştirilmesi...)
Peki, milletin ne dediği nasıl belirleniyor?
Özellikle toplumun ve ülkenin tamamını ilgilendiren temel iç ve dış politikalarda halkın tercihinin geniş tabanlı uzlaşmalarla ortaya çıkması gerekirken, bugün bunu temine yönelik bir yol izlendiği söylenebilir mi?
Milletin ne dediğinden kast edilen şey sadece iktidar politikalarına hiç sorgulamadan, kayıtsız şartsız ve gözü kapalı destek veren tarafgir bir kitlenin tavrı ise, buradan sağlıklı bir neticenin çıkması mümkün mü?