Türkiye tarihinde benzeri hiç görülmemiş boyutlardaki tasfiye
dalgası her alanda bütün hızıyla devam ederken, cadı avı endişesi
de büyüyor.
Öyle ki, Adalet Bakanı bile “Herkes gibi ben de endişeliyim” demek
zorunda kalıyor. Kurunun yanında yaşı da yakacak uygulamaların yine
çok geniş çaplı mağduriyetlere yol açmasından korkuluyor.
Bakan Bozdağ’ın bu noktadaki beklenti ve temennîsi, soruşturma sürecinde suçluyla suçsuzun ayrılacağı. Ama kalkışma sonrasında oluşturulan kaotik ortam, ne yazık ki yargının işini de çok zorlaştırıyor.
Dahası, son dönemde yargı mekanizmasına yönelik olarak ard arda yapılan siyasî müdahaleler de sağlıklı bir işleyişe ciddî engel oluşturacak boyutlara ulaşmış durumda.
15 Temmuz kalkışmasının tetiklediği tepkiler işi büsbütün çığırından çıkardı.
Olayın AYM, Yargıtay ve Danıştay üyeleri dahil, çok sayıdaki hakim ve savcıyı tutuklama raddesine vardırılmasının, yargı camiasında da, toplumun genelinde de çok ciddî travmalar oluşturması kaçınılmaz.
Neresinden bakılırsa bakılsın ve nasıl bir gerekçe gösterilirse gösterilsin, ortaya çıkan tablonun izahı mümkün değil.