Adalet Bakanlığının “50 binden fazlası tutuklu” dediği ve
“silahlı terör örgütü üyeliği” ile suçlanan insanlara yaklaşım
tarzı ve yapılan farklı muamele baştan sona hukuksuzluklarla
malûl.
Bir defa çoğu dayanaksız şüphe ve ihbarlarla tutuklanan bu
insanlara, daha yargılanmadan peşinen suçlu gözüyle bakılması
en başta masumiyet karinesinin ihlâli.
Eğer suçlamalar sağlam delillerle ispat edilemeyip de yargılama sonucunda beraat ederlerse, bunun telafisi var mı?
Keza cemaat mensubu olanların tamamına “örgüt” üyesi gözüyle bakılıyorsa, bu da çok yanlış. Cemaat ayrı, örgüt ayrı.
Cemaat tabanında olduğu için sırf bu sebeple içeri atılanların darbeyi planlayıp gerçekleştirdiği iddia edilen örgüte de üye oldukları varsayımı hukuka uyar mı?
Diyelim ki, içlerinde böyleleri de olsun, ama suç da, ceza da şahsîdir. Bu anlamdaki “irtibat ve iltisak” şüpheleri genelleştirilerek herkese teşmil edilebilir mi?