Peygamberimiz (asm) çok bilinen bir hadis-i şerifinde “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz” buyurur.
Bu hakikatin haşir cihetini imtihan meydanı kapanıp tekrar diriltileceğimiz ahiret âlemine geçtiğimizde göreceğiz. Ancak ölüm ve öncesine dair örneklerini çokça gördük ve görmeye de devam ediyoruz.
Olumsuz olanları da, olumluları da.
Her biri ibret dersleriyle dolu olan bu örneklerden, ehl-i iman için gıptayla bakılmaya değer olanları, bilhassa Nur Ta- lebelerinin hayat ve vefatlarında çok var.
“Hüsn-ü hâtime” olarak ifade edilen bu güzel ölümlerden birini Üstad, Kastamonu mektuplarından birinde zikrediyor:
Hatip Mehmet isimli yaşlı bir Nur Talebesi risale yazarken, kaleminin “Lâ ilâhe illallah” cümlesini kâğıda geçirdiği, dilinin de bunu söylediği esnada ruhunu teslim ediyor ve böylece sadık Nur Talebelerinin imanla kabre gireceği müjdesini imzalayıp tasdik edenlere dahil oluyor.
Lâhikalarda başka örnekler de var.
Bunları hatırlatmamızın sebebi, hafta içinde rahmet-i Rahman’a tevdi ettiğimiz Hüseyin Görmenoğlu’nun da benzer şekilde bu âlemdeki ömrünü tamamlaması.
İzmir Nur hizmetinin temel direklerinden biri olan Görmenoğlu, Salı akşamı her zamanki gibi risale dersine gitmek üzere evden ayrılırken kapıda fenalaşıyor ve oracıkta Cennete doğru kanatlanıyor.
İhlâsı, samimiyeti, sadakati ve istikameti ile örnek bir Nur Talebesi ve tam bir Yeni Asya gönüllüsü olan Görmenoğlu, gerek İzmir programlarımıza, gerekse başka vilayetlerdeki panel, konferans, mevlid faaliyetlerine şevkle iştirak ederdi.
İlerlemiş yaşına ve rahatsızlıklarına rağmen hizmetlerden hiç geri durmadı.
Şahs-ı manevî ile birlikte Yeni Asya çizgisinde sapa sağlam durdu, istikametini muhafaza etti, yalpalayanlardan olmadı.
Her görüştüğümüzde, bizler için sürekli dua ettiğini söylerdi. Geçen yaz bir İzmir programında, umreden yeni geldiğini ve orada da duaya devam ettiğini anlatmıştı.