Türkiye siyasetinin son dönemdeki en ciddî ve kronik
sorunlarından biri, muhalefet boşluğu.
Görünüşe bakılırsa Mecliste temsil edilen üç muhalefet partisi var,
ama bunların genel anlamda çok fazla etkili olabildiklerini
söylemek hayli zor.
Bu partilerin, iktidar politikalarını denetleme, yanlışlarını engelleme ve güçlü bir iktidar alternatifi oldukları noktasında millete ümit verme açısından başarılı oldukları iddia edilemez.
Bunun, 34 yıldan beri siyaseti cenderede tutan 12 Eylül darbe düzenine, 28 Şubat’ın genel siyasette yaptığı tahribata ve iktidar politikalarına bağlı sebepleri de var şüphesiz, ama söz konusu üç partinin bizzat kendilerinden kaynaklanan sorunlar da mevcut.
Kısaca tek tek ele alacak olursak:
CHP’nin en büyük handikapı, geçmişten devraldığı ağır yük ve olumsuz imaj. Gerek 1950 öncesi tek parti devrindeki baskıcı ceberut uygulamaları ve bilhassa “din düşmanı” algısı, gerekse çok partili sisteme geçildikten sonra izlediği yıkıcı muhalefet, darbe destekçiliği ve resmî ideoloji bekçiliği, toplumsal hafızada çok derin olumsuz izler bıraktı ve bu yüzden dindar çoğunluk bu partiye hâlâ soğuk bakıyor.