7 Haziran’da oluşan siyasî yapının nasıl şekilleneceğini belirleyecek göstergelerden ilki, Meclis Başkanlığı seçimiydi.
Ve normalde yeni başkanın, seçimden güç kaybederek de olsa birinci çıkan AKP’den seçilmesi, beklenen bir sonuçtu. Nitekim öyle oldu.
Ancak AKP oylarını dokuz puan düşüren seçmenin verdiği mesajın gereği açısından bakıldığı takdirde, başkanın iktidar partisinden değil, muhalefetten seçilmesi de kesinlikle yadırganmaz; hattâ böyle bir neticenin seçim sonucuyla daha uyumlu olduğu dahi söylenebilirdi.
Ve muhalefet partileri buna yönelik akılcı bir stratejide birleşebilmiş olsalardı, başkanlığı AKP’ye kaptırmayabilirlerdi.
Meselâ bu noktada akla gelen ve uygulanabilirliği en kolay formüllerden biri, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bütün olumsuzluklara rağmen kayda değer bir başarıya ulaşmış olan çatı aday modelinin Meclis Başkanlığı seçiminde de hayata geçirilmesiydi. CHP 3. turda İhsanoğlu’na destek verseydi, başkanlık yarışında ipi göğüsleyen isim o olabilirdi.
Böylece bir anlamda Cumhurbaşkanlığı seçiminin de karşılığı verilmiş olurdu.