Geçen hafta beraat kararıyla sonuçlandığını duyurduğumuz mahkemedeki savunmamızı da okuyucularımızla paylaşalım ki, ne ile yargılandığımız daha iyi anlaşılsın:
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında attığım “Irak ve Suriye sınırı ile bütün bölgede terörle mücadelenin emanet edildiği komutanın şimdi darbecilikle suçlanmasında bir gariplik yok mu?” tweet’inde, darbecilikle suçlamasıyla tutuklanan 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’yi övmek ve hakkında adlî işlem yapanları toplum nezdinde şüphe duyulması gereken iş yapan kişiler durumuna düşürecek tarzda yazı yazmakla suçlanmaktayım.
Her iki suçlamayı da reddediyorum.
Bahse konu olan Org. Adem Huduti’yi şahsen tanımam. Herhangi bir görüşmemiz ve ilişkimiz olmamıştır. İsmini, 2. Ordu Komutanlığına atandığında yaptığı sınır teftişlerinin 25 Eylül 2015 tarihli medya organlarında “Org. Huduti Suriye sınırında” gibi başlıklarla haber olmasıyla öğrendim.
Tweet’imde, evvelce medyada böyle haberlere konu olan bir generalin, bilâhare darbecilikle suçlanmasının yol açtığı şaşkınlığı ifade ettim. Bunu yazarken, hakkında darbecilik suçlamasıyla adlî işlem yapan görevlileri hatırımdan bile geçirmedim. Medyadaki yayınları kastettim.
Huduti’nin darbecilikle suçlanmasına şaşıranlardan birinin de, Genelkurmay eski Başkanı e. Org. İlker Başbuğ olduğunu hatırlatmak isterim. 3.9.2016 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan mülâkatında Çınar Oskay’ın “Sizi şaşırtan isimler var mı tutuklananlar arasında?” sorusuna Başbuğ şu cevabı vermiştir: