Sayın hâkimler ve savcılar (2)
Yaşadığımız sıkıntılı süreçte hukukun üstünlüğünü koruyabilmenin
birinci şartı, OHAL’in hukuku değil, hukukun OHAL’i denetleyip
sınırladığı bir dirayet ve kararlılığı gösterebilmektir.
Bağımsız yargının görevi de budur.
Bu ortam ve şartlarda bu görevi hakkıyla ifa edebilmek için ise, kimden ve nereden gelirse gelsin, hukuk dışı baskı ve yönlendirmelere direnen, prensip eksenli bir cesaret ve kararlılığa ihtiyaç var.
Karşı karşıya olduğunuz bu zorlu sınavı aşabilmenin yolu, hukukun evrensel ilkelerini konjonktürel rüzgârlara, siyasete, günü birlik çekişmelere, baskılara, korku ve kaygılara, makam-mevki-menfaat hesaplarına kurban etmeyen çok sağlam bir duruşa sahip olabilmekten geçiyor.
Böyle bir duruş, hele bulunduğumuz ortamda ağır bedel ödemeyi gerektirebilir. Ancak bu bedeli ödemeyi göze almadan da hukuk mücadelesi verilemiyor.
Yargıyı hukuk ve adalet değil, zulüm, haksızlık, keyfîlik ve mağduriyet üretiyor olmaktan çıkarmak öncelikle hukuk erbabının ve tüm toplumun sorumluluğu.
Bu mücadelede esas alınması gereken temel ilke, ölçü ve prensipler ise belli: