Geçen Cuma Yeni Asya’da çıkan “Risalede tekelciliğe Yargıtay’dan da red” haberi, son dönemde yargıda cereyan eden olumsuz ve endişe verici gelişmelere, mahkemeler üzerindeki çok ağır baskılara rağmen hukukun hâlâ ölmediğini gösteren yeni bir örnek.
Ve yargıda gerçek hukuk kriterlerine uygun reflekslerin hâlâ canlı olduğunu gözler önüne seren ümit verici bir işaret.
Kararın, davaya konu olan sürecin serencamıyla beraber kısa bir özeti şöyle:
2014 Nisan’ında Risale-i Nur’a keyfî bandrol engelinin başlatıldığı dönemde “Eserlerin basım yetkisi sadece bize ait” iddiasıyla Gebze’de bir dava açılmıştı.
Yeni Asya olarak bu davaya müdahil olduk ve söz konusu iddiaya itiraz ettik.
Mahkeme itirazımızı haklı buldu ve iddia sahibi tarafın talebini reddetti. Bunun üzerine konu Yargıtay’a gitti ve Yargıtay da Gebze mahkemesinin kararını onadı.
Böylece Risale-i Nur neşriyatında “tekelci bir yetki” iddiası bir defa daha yargıdan dönmüş ve külliyatın asla inhisar altına alınamayacağı, temyiz mahkemesinin kararıyla tekrar tescil edilmiş oldu.
Yargıtay’ın kararı, daha önce ilgili konularda AYM ve Danıştay tarafından verilmiş olan kararları tamamlar nitelikte.
Kısaca onları da hatırlayacak olursak:
Bandrol engeli çıkarıldıktan sonra güya bu problemi çözme iddiasıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa eklenen bir madde ile, Risale-i Nur basımını devlet tekeline veren bir düzenleme yapılmıştı.