7 Haziran seçimiyle ortaya çıkan siyasî tablonun en önemli
sonuçlarından biri, Erdoğan’ın mutlak anlamda hakim olduğu tek
parti iktidarının son bulması oldu.
Bu iktidarın devamına bağlı olarak gündeme getirilen başkanlık
sistemine geçiş projesi de, görünen o ki, zora girdi.
Yeni dönemde Erdoğan, ya partisinin iktidarını artık muhalefet partilerinden biriyle paylaşmak veya tamamen muhalefet partilerinin oluşturacağı bir koalisyonla çalışmak gibi seçeneklerle karşı karşıya.
Ama bu durumu hazmetmesi de, böyle birşeye hazır olması da hayli zor görürüyor,
Çünkü daha 2002 seçimi öncesinde rahmetli Savaş Ay’a “Lider olunmaz, lider doğulur” diyen ve kendisini bu konumda gören bir insan olarak, bugüne kadar partisini de, hükümetini de, ülkeyi de dominant ve mütehakkim bir tavır ve üslûpla yönetti.
Tam bu çizgisini başkanlıkla “taçlandırma”ya hazırlanıyordu ki, 7 Haziran seçiminde hiç beklemediği bir sonuçla karşı karşıya geldi ve bütün hesapları alt üst oldu.
Seçimden sonraki üç günlük suskunluğu bu şokun bir tezahürü olsa gerek. Ama daha sonra yavaş yavaş yeni duruma alışıp, ona uygun stratejiler uygulamaya başladı.