Geçtiğimiz haftalarda müşfik Üstadın şefkat kahramanı hanımlara
muhatabiyetinin bazı manidar ve güzel örneklerini lâhika
mektuplarından aktarmıştık.
Bu yazıda da hanımların Üstada nasıl bir mukabelede bulunduklarına
bakalım.
Önce Barla Lâhikası’nda üç mektubuyla imzası olan Müzeyyene Hanım diyor ki:
“Nurlu Sözler’inize ve tesirli ve şifalı risalelerinize can u gönülden merbut oldukça (bağlandıkça) ve okudukça, risalelerinizin ne kadar büyük bir mürşid olduğunu hiçbir şeyle tarif edemem.” (s. 350)
Hanımlar Rehberi’nin sonundaki serâpâ şevk dolu mektuplardan, “İzmir, Manisa ve havalisindeki talebeleriniz, manevî evlâtlarınız ve ahiret hemşireleriniz namına” imzalı olanda da şu ifadeleri görüyoruz:
“Risale-i Nur’daki müessir (etkili) sözleriniz ruhumuz, irademiz ve ahlâkımız üzerinde büyük tesirler vücuda getiriyor. Hele o risalelerin şahı Sözler defalarca okunmaya ve okutmaya şâyândır (lâyıktır).”
“Kadınlar Rehberi, Gençlik Rehberi, Dokuz Sözler, Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi bizim en büyük rehberimizdir. Bizim acılarımızı gideren nuranî derslerimizdir. Kadınlar Rehberi, defalarca okunmaya şâyeste bir eserinizdir. Okudukça okumak şevki doğuyor. Gençlik Rehberi’ni tekrar tekrar okuyoruz. Tekrar ettikçe anlayışımız artıyor. Ruh ve kalbimizde tesiri ziyadeleşiyor. Sözler’i, Hastalar Risalesi’ni, İhtiyarlar Risalesi’ni sık sık okuyoruz.
“Bu risalelere bizler ekmekten, sudan, havadan ziyade muhtaç olduğumuzu; okudukça idrak ediyoruz, anlıyoruz. Bu şekilde Nur Risalelerini devrediyoruz. Nur Risaleleri bizim ruhumuzdur, kalbimizdir, başımızın tâcıdır, gönlümüzün nurudur. Nurları sinemize basıyoruz. Onları yanımızdan, dilimizden, çantamızdan eksik etmiyoruz.”
İşte bu satırlara yansıyan coşku, şevk ve heyecan, Risale-i Nur’un hanımlar arasında da hızla yayılıp benimsenmesini netice verdi. Üstadın sağlığındaki bu müjdeli inkişaf, vefatından sonraki süreçte daha da gelişerek ve akın akın Risale-i Nur’a koşan genç kızların katılımıyla dalga dalga yayılarak devam ediyor.