Bir buçuk yıllık çözüm sürecinin getirdiği sükûnet ve rahatlamanın ardından, geçen Temmuz’da bir anda tırmandırılan terör, evvelce benzeri görülmemiş bir formatta devam ediyor.
Eskiden daha ziyade “vur kaç” baskınları şeklinde cereyan eden
terör saldırıları, son dönemde, seçilerek yığınak yapılan yerleşim
merkezlerinde, adeta “mevzi savunması” tarzında
gerçekleştiriliyor.
En üst mercilerden defaatle yapılan açıklamalar, bu yığınak ve tahkimata bilerek göz yumulduğunu ortaya koyuyor.
Ama bunun hesabı sorulamıyor.
Buna karşılık, işin bu noktaya gelmesindeki ihmal, kusur ve sorumlulukları sorgulayanlar vatana ihanetle suçlanıyor.
“Terörle mücadele” adına bölgeyi adeta eskinin sıkıyönetim-OHAL düzenlerinin dahi gerisine götüren uygulamalar ise koyu bir sansür perdesiyle örtülüyor.
Sayısı ürperten bir hızla 400’e doğru giden şehit haberlerine yönelik tavır ve yaklaşım da eski devirlerden çok farklı.