AKP’nin, her seçimde arkasına sığınarak milletten oy istediği ve karşılığını da aldığı “istikrar,” 7 Haziran seçiminden sonra yeni ve ciddî bir sınavla karşı karşıya.
AKP’nin 13 seneyi tamamlamak üzere olan tek parti iktidarına dayalı “istikrar” sona erdi.
Peki, yerini yine kaos mu alacak?
Burada en önemli görev ve sorumluluk muhalefet partilerine düşüyor. Tek başına iktidar çoğunluğunu kaybeden AKP’yi yeni kurulacak hükümetin de büyük ortağı konumuna taşımayı mı tercih edecekler, yoksa bu partiyi “dinlendirip” kendi aralarında bir koalisyon kurmayı mı?
Topu birbirine atan partilerin kendilerine göre farklı hesaplarla ortaya koydukları “taktiksel” yaklaşımlar, seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan belirsizliğin uzaması ve AKP’lilerin seslendirdiği gibi “kaos” tablosunun oluşması gibi bir sonuç verirse ters tepebilir.
Muhalefet partileri, AKP’nin, içlerinden birini koalisyon ortağı olarak yanına çekmesi veya dışarıdan desteğini temin etmesi suretiyle devamını sağlayacak bir formüle geçit vermek istemiyorlarsa alternatif bir iktidar modelinde uzlaşmaları gerekiyor.
Böyle bir model, üç partinin, sınırlı hedefleri olan bir erken seçim koalisyonu kurmaları olabilir. Veya ikisinin kuracağı ortaklığa üçüncüsü dışarıdan destek verebilir.
Tabiî, bilhassa MHP ile HDP’nin birbirlerine karşı duruş ve tutumları ortada iken böyle bir formül uygulanabilir mi, göreceğiz.