Geçen hafta sonu bu dünyadaki 44 yıllık misafirliğini tamamlayıp
terhis belgesini alarak berzahtaki menziline intikal eden Süleyman
Bayşu, Kütahya’nın Simav ilçesinde Risale-i Nur ve Yeni Asya
bayrağını dalgalandıran ve aynı zamanda neşriyatımıza elinden gelen
katkıyı vermek için çırpınan bir insandı.
Çok samimî, gayretli, ama iddiasızdı. Hiçbir zaman “Yazı ve
kitaplarım illâ yayınlansın” diye ısrarcı olmadı. “Ben bana düşeni
yapayım, sonrası ilgili heyetlerin takdiri” dedi.
Yazı ve dosyalarını gönderirken herhangi bir şekilde telif talebi olmadığını da her defasında altını çizerek vurguladı ve niyetinin sadece neşriyata katkı olduğunu ifade etti.
Yetim büyümüş, çocukluğu Uşak yetiştirme yurdunda geçmiş; Yeni Asya’yı ve Risale-i Nur’u, rahmetli Uşak Temsilcimiz Kâzım Erfidan’ın Saadet Kitabevi vesilesiyle tanımıştı.
Bu beraberlik son ânına kadar devam etti.
Sosyal medyadaki en son paylaşımları, onun hizmet noktasındaki samimiyet ve sadakatinin, dava şuurunun güzel örnekleri.
Meselâ vefatından iki gün önceki mesajı:
“İnşaallah başımıza bir iş gelmediği sürece, dershanemizde her Çarşamba ve Cumartesi akşamı Risale-i Nur’dan demokrasiyi, asayişi muhafazayı, müsbet hareketi, cihad-ı manevîyi, en elzem olan imanımızı kurtaracak, kavîleştirecek derslerimizi okumaya devam edeceğiz. Tek bir gayemiz, planımız, programımız var, o da imanla kabre girmek.”
Son günü vefatından saatler önceki mesajında da risaleleri sokağa atanlara seslendi:
“Bir teklifim olacak. Risale-i Nur’ları sokağa/çöpe atmayın. Bana özelden mesaj atarsanız ben eserlerimize sahip çıkmaya talibim. Belirleyeceğiniz yerden almaya/aldırmaya hazırım. Lütfen bu mesajımı değerlendirir misiniz? Bu vesileyle o eserlerin tekrar istifadeye sunulmasına vesile olabiliriz.”