7 Haziran’da hiç beklemediği bir sonuç alarak, 9 puan gerileyip, 12.5 yıllık tek başına iktidarı kaybeden AKP, öyle görünüyor ki, Sarayın yoğun tazyikiyle zorladığı yeni seçimde durumu tersine çevirmek için her yolu deneyecek.
Söylendiğine göre, bunlardan biri, Güneydoğu ve Doğu seçmenini örgüt kaynaklı baskı ve tehditlerden kurtarmak olacak.
Ama sormak lâzım: Eğer böyle bir durum var idiyse, tedbirini 7 Haziran’da da alması gerekmez miydi? Seçim ve seçmen güvenliğini sağlamak iktidarın görevi değil mi?
Demek ki, iktidar “çözüm süreci”nde örgütün diğer faaliyetlerine göz yumarken, bu baskı ve tehditlere de seyirci kalmış.
Sonra da çıkıp, “HDP bu oyları baskı ve tehditle aldı, barajı o sayede aştı” diye şikâyet ediyor ve seçim sonuçlarının meşruiyetini güya tartışmaya açıyor. Ama bu çok kritik ve önemli tartışmanın da arkasında durmuyor, öylesine söyleyip bırakıyor.