Üstad, Sultan İkinci Abdülhamid’in hal’inden sonra iktidara gelen meşrutiyet hükümetlerinde “hatasızlık” arayanlar için kullandığı “Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum” ifadesinin devamında şöyle diyor:
“Zira onlardan birisi—Allah etmesin—bin sene yaşayacak olsa, adeta mümkün hükümetin hangi suretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü’t-tahrip (tahrip arzusu) ile, o sureti bozmaya çalışacak.”
(Eski Said Dönemi Eserleri, s. 232-3)
Sonra da “Şu halde böylelerin fena zannettikleri Jön Türkler nazarlarında dahi mel’un, anarşist ve iğtişaşcı (bozguncu) fırkasından addolunurlar. Meslekleri ihtilâl ve fesattır” ifadesini kullanıyor.
Ardından gelen “Belki onlar eski hali istiyorlar?” sualini “Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl” cevabıyla karşılayan Üstadın “Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hal olmayacak mıdır?” sualine verdiği cevap da şöyle: “Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, havaya savrulursa o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kabil midir?”
Diyaloğa bütün olarak bakıldığında görülüyor ki, “anarşist” sözüyle kast edilen, istibdat rejimi özlemiyle meşrutiyete (demokrasiye) ve hükümetlerine karşı çıkıp, hangi hükümet gelirse gelsin, hepsinde hatasızlık arayan ihtilâlci ve fesatçı kafa.