Dünkü yazının altındaki notta da ifade ettiğimiz gibi, Yeni Asya’daki günlük yazılarımızın 25. yılına girdik.
İlk yazımız, 5 Mayıs 1992’de çıkmıştı.
O yazıda, şimdi hayatta olmayan ve laikçi-Kemalist yaklaşımıyla bilinen eski diplomat ve yazar Coşkun Kırca’nın Üstadla ilgili beyanlarını değerlendirmiştik.
TRT’deki bir programda konuşan Kırca, “Bazı din hükümlerinin tefsire tâbi olduğunu kabul etmek lâzım. Size garip gelecek, ama buna ilk başlayan adam da Bediüzzaman’dır Türkiye’de” demişti.
Kırca daha önce Ali Ferşadoğlu’nun kendisiyle yaptığı ve Yeni Asya’da çıkan mülâkatında da “Bediüzzaman’ın akılcı bir yolu açtığını kabul ediyorum” demiş, ama bu yorumu özellikle şeriat bahsinde çok ileri götürmediğini öne sürmüştü.
Biz de yazıda buna cevap vermiştik.
Aradan 24 yıl geçti. Gazetede konulduğu sayfa ve yerler zaman zaman değişen köşemizde binlerce yazımız çıktı.
Bu yazılarda kimi zaman günün öne çıkan aktüel bir gelişmesini; kimi zaman içeride veya dışarıda gündem oluşturan önemli bir meseleyi; kimi zaman da güncelden bağımsız kalıcı bir konuyu işledik.
Konuları belirlerken seçici olduk. Bizi ilgilendirmeyen, âfakî ve tuzak niteliğindeki sun’î gündemlerden hep uzak durduk.
Bu hassasiyetle seçtiğimiz konuları işlerken çıkış ve hareket noktamız Risale-i Nur’daki Kur’anî ölçüler oldu. Yorumları bunlara göre şekillenen yayın esaslarımız ekseninde yapmaya çalıştık.