Risale-i Nur’un medyadaki dili olma misyonuyla yola çıktığı ve o istikamette taviz vermeden yürüdüğü için. Birinci Mecliste Birinci Reisin son derece cazip tekliflerle yaptığı “Birlikte çalışalım” teklifini tereddütsüz geri çevirerek, sonrasında maruz bırakıldığı dehşetli zulümlere rağmen hizmetini zafere ulaştıran Üstadın yolunu takip ettiği için. Resmî ideolojiye de, onun güdümünde farklı kılıklarla sahneye sürülen aldatıcı projelere de “eyvallah” demediği; dayatmalarına biat etmediği, boyun eğmediği, teslim olmadığı, taviz vermediği ve bu kararlı tavrını provokasyon tuzaklarına düşmeden ortaya koyduğu için. Hakkın hatırını her hatırın üstünde tuttuğu ve hiçbir hatıra feda etmediği için. Hiçbir zaman dolduruşa gelmediği, eyyamcı olmadığı, “Gelene ağam, gidene paşam; uydum kalabalığa” demediği için. Kendisine karşı her koldan yürütülen algı operasyonlarına, dışarıdan ve içeriden yöneltilen hücum ve taarruzlara rağmen, Risale-i Nur’daki Kur’anî prensiplere göre şahs-ı manevînin istişareleriyle tayin edilen çizgiden ayrılmadığı için.