Zoraki 1 Kasım seçimi, iktidar partisi açısından, AKP’nin dahi
beklemediği bir “zafer”le sonuçlandı.
AKP’yi en yüksek gösterenlerinde bile “bıçak sırtı bir tablo”ya
işaret eden anketler de fena halde çuvalladı. Şimdi iktidar cenahı
bu sonuçla coşup zafer şenlikleri yaparken, birçok insan tablodaki
gariplik ve anormallikleri sorgulamaya devam ediyor.
Seçimin zaten adaletsiz bir sistemle, haksız rekabet şartlarında, bütün devlet gücü ve imkânları bir kez daha iktidar partisi lehine kullanılarak ve seçmen kitlesinin önemli bir kesimi iktidar medyasının tek taraflı “beyin yıkama-hipnotize” işlemine maruz kılınırken muhalif medyanın hukuk dışı operasyonlarla büyük ölçüde susturulduğu bir ortamda yapılmış olmasına ilâveten, sandık oyunu, hile ve şaibe iddiaları da seslendiriliyor ve birçok sandıkta bu eksende yoğun itirazlar yapılıyor.
Âdil, dürüst ve hakkaniyetli bir seçim olsaydı, sandıktan bu sonuç çıkar mıydı?
Önümüzdeki süreçte bu konular yoğun bir şekilde sorgulanmaya devam edecek.
İşin usul ve yöntem boyutuna ilişkin rezervlerimizi bu şekilde kayda geçirdikten sonra, birkaç noktaya daha işaret edelim.
Bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olan en önemli faktörlerden biri, hiç şüphe yok ki, 7 Haziran sonrasında terörde yaşanan tırmanış. Halk terörle korkutuldu.
Davutoğlu’nun Ankara katliamı için söylediği ve çok da eleştirilen “Saldırı sonrası oyumuz arttı” sözü bunu çok iyi açıklıyor.