Bir yayıneviyle anlaştım, kimi eski, kimi yeni beş altı kitabımın yayın hazırlıklarına başladık, epey yorucu bir dönemdeyim şu günlerde. Bir süre burada yazmayacaktım. Gelin görün ki seçim sonrası Sait Faik’in dediği gibi, yazmazsam deli olacaktım türünden şeyler çıktı ortaya. Bu yazıdan sonra bir süre gene yazmayacağım, kitap çalışmalarıma döneceğim.
Dil- Tarih’i 1970 yılında bitirdim. 68 Kuşağı’ndanım. Abuzer diye Malatyalı bir sınıf arkadaşım vardı. Bir gün kantinde otururken içini döktü bana:
-Kemalciğim, bu milletin hoşlanmadığı, soğukbaktığı üç şey var bende: Bir, aleviyim, iki Kürt’üm, üç solcuyum…
Abuzer çok yakın arkadaşlarımdan değildi aslında, ama bu tek cümlesi onu benim unutulmaz arkadaşlarımdan yaptı, çoğu sınıf arkadaşımı unuttum, ama Abuzer’i unutmadım. Çünkü Abuzer gibilerden kimseye bir zarar gelmezdi, bu ülkeye de… Kendi yurdunda rahat olmalıydı. Mezun olduk, o memleketi Malatya’ya gitti, ben de iki yıl Amasya lisesinde öğretmenlikten sonra okutman olarak DTCF’ye döndüm. Yazışıp çizişmesek de karşılaştığım her Malatyalıya Abuzer’i sorardım. Malatya’da Abuzer adının ne denli çok olduğunu da bu vesileyle öğrendim. Son olarak Almanya’ya gittiğini duymuştum. 1992 yılında benim de yolum Almanya’ya düştü. Düsseldorf’ta evinde kaldığım arkadaşım yazar Erol Yıldırım’ın yardımıyla Abuzer’in telefonunu buldum, bir süre konuştuk. Son sözleri şu oldu:
-Ülkeme dönmek, ülkeme hizmet etmek istiyorum, dedi.
Sanırım el diyarlarında da çok mutlu değildi Abuzer.