Yazımın başlığına takılanlar olacaktır, voleybolcularımız için “Cumhuriyet’in kadınları” demedim, kızları dedim. İkisi de olur elbette, ama “kızları” demek bana daha doğru, daha hoş geldi. Böyle yazınca onların gençliğini, enerjisini, delikanlılığını, her yaşta göremeyeceğimiz içlerindeki ateşi, gönüllerindeki aşkı da anlattığımı düşünüyorum.
Dilbiliminden nasibini almayanlar, dilin kendine özgü kurallarını, işleyişini, gerisindeki kültürü, demlendiği ortamı, dil içi dünya görüşünü, dilin kendi mantığını, düzenini, gizli-açık yasalarını bilmeyenler, dildeki anlaşılmaz büyüyü fark edemeyenler “bayan” ve “kız” sözcüklerine taktılar bir ara. Hani nerdeyse “Komşu teyze bir kadın doğurdu” diyecekler. Sınıfta “bayan” sözcüğünü kullandığı için bir bayan profesörün dersten attığı öğrencimizin şaşkınlığını hâlâ unutmadım. Oysa bay-bayan sözcükleri dil devriminin iki güzel sözcüğüdür. İkisi de devrim kokar, Cumhuriyet kokar!.. Kadınımızın kölelikten kurtulduğu günlere özgüdür. “Bayan” sözcüğünü sevmeyenlerin gerekçelerini anlamaya çalıştım, yazılanlardan şunları anladım:
Bayan sözcüğü Bay’dan türetilmiş, neden karşı cinsten türetilmiş bir sözcüğü kullanacaklarmış!.. Hemen söyleyeyim, “bay” sözcüğünün ilk anlamı erkek değildir, bay zengin demektir. Ulu, kibar, asil anlamları da var. Eski metinlerde “bay kılmak” vardı, zenginleştirmek demekti. Başka dillerin baskısıyla bu sözcüklere sahip çıkamadık. “Bayımak”, zengin olmak anlamında kullanılırdı. Bir zamanlar “Bayındırlık Bakanlığı” bile vardı. “Bayça” sözü gene zengin anlamında kullanılırdı, sanırım biraz genç olanları anlatırdı.Yabancı dil hayranlığımız yüzünden hepsini kocaman bir mezarlığa gömdük, sahip çıkamadık. Şimdi de bayan sözcüğünü aynı mezarlığa göndermeyelim. Eski metinlerden sayısız örnekler verebilirim size:
Kimi bay u kimisi yoksul gezer/ Kimi başın kimi ayağın düzer (MantıkutTayr, 14. yüzyıl)
Dün buçuğu olunca doğdu ay/ Uykuya varmış idi yoksul ubay (CamiünNasayıh 16. yüzyıl)
Yoksuluna hayr eyle, baylarına eminlik ver. (Tarih-i Şahî 16. Yüzyıl))