Kemal Ateş Aydınlık Gazetesi

Emin Özdemir'in ardından

Aynı fakültede (İLEF) çalışıyorduk Emin Bey’le. Öğretmenliğini iyi bilirim. Ondan başarılı olan bir öğrenciyi kolay kolay sınıfta bırakmazdım. Emekli olmadan önce daha sık...

12 Eylül 2017 | 129 okunma

Aynı fakültede (İLEF) çalışıyorduk Emin Bey’le. Öğretmenliğini iyi bilirim. Ondan başarılı olan bir öğrenciyi kolay kolay sınıfta bırakmazdım. Emekli olmadan önce daha sık görüşüyorduk. Sonra ikimiz de emekli olduk, benim yerimi bilmem ama, Emin Özdemir’in yeri sanırım doldurulamadı. Geçen yıl Bahçelievler’de bir yerde buluştuk, birer kahve içtik. Ellerimizde kitaplarla geldik, kitaplarla döndük. Kurmaca Kişiler Kenti, İnsan Yüreğine Yolculuk, Edebiyat Sözlüğüve çocuklar için yazdığı kitaplar... Emin Bey, hep üretken oldu. 85 yaşına karşın, üretkenliği sürdü. O, kuru bir eleştirmen ya da edebiyat adamı değildi. Hem bilgili, birikimli bir edebiyatçı, dilci, hem de duyarlı bir sanatçı olduğunu görürsünüz kitaplarını okudukça. Ayrıca çok iyi bir hatip, şiir gibi akar konuşması. Dili, yazarken de konuşurken de aynı etkiyle kullanabilen sayılı yazarlardandır.

Son zamanlardaki yapıtlarında denemeci yanı daha öne çıktı. İkinci baskısını yapan Kurmaca Kişiler Kenti (Bilgi Y. 2012) ve İnsan Yüreğine Yolculuk (2. Baskı Bilgi Y. 2012)bu türün en güzel kitaplarındandır bence. Emin Özdemir, her şeyden önce dürüst bir aydın, sözünü esirgemez, inançlarından ödün vermez. Kitap seçiminde, seçici kurullarda ona güvenim tamdır. Yarışmalarda hatır gönül tanımaz. Seçici kurullarda belki de uzun süre görev almaması bundandır. Okumayı çok seviyor. Kahvemizi içerken ben de birkaç kitabımı imzaladım. Memnun oldu, son romanım Neşter ve Madalya’yla başlayacağını söyledi ama, Küskün Fotoğraflar’daki bir öykümün TDK ile ilgili olduğunu anlayınca hemen orada okudu. Gözlerimin önünde kitaplarıma dalıp gitmesi beni mutlandırdı. Özdemir’in Kurmaca Kişiler Kenti, kendi içsesiyle konuşup tartıştığı, bir öykü, bir roman gibi sarsıcı bir bölümle başlıyor. Düş kırıklığıyla, büyük bir soğumayla biten köy öğretmenliğini anlatıyor ilk bölümde. Mütareke yıllarında “Gençler Anadolu’ya” parolası Cumhuriyet döneminde de sürdü, köy enstitüleriyle büyük bir ivme kazandı, 1960’lı yılların çocuk romanlarında “çocuklar Anadolu”ya parolasına döndü. İşte bu “gençler Anadolu”ya sözünü iliklerinde duyarak, 17 yaşında bir genç olarak 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bardağın köpüren kısmı 12 Kasım 2024 | 174 Okunma Söz konusu Türkçeyse gerisi teferruat 22 Ekim 2024 | 164 Okunma Anılar, düşler, düşünceler 03 Eylül 2024 | 107 Okunma Bir güreş kurultayı düzenlenmeli 20 Ağustos 2024 | 227 Okunma Şirin Payzın’dan çok şirin cümleler 06 Ağustos 2024 | 595 Okunma