Sizde de öyle midir? Evden çıkmak epey zorlaştı, uzun bir süreç
oldu. Unutmayacaklarınız var, gittikçe de sayıları artıyor. En
başta, cüzdanınızı, paranızı, kartlarınızı, pasonuzu
unutmayacaksınız. Okuma gözlüğünüzü, mevsim yaz ise güneş
gözlüğünüzü de... Yazmanız, not almanız gerekebilir, bir
kalem kâğıt her zaman olmalı yanınızda. Ev, araba anahtarları da
unutulmayacaklar arasındadır. Ödeyeceğiniz faturalar vs. varsa hiç
acele etmeye gelmez. Dedim ya, evden çıkma hazırlığı gittikçe
artan, uzayan bir süreç oldu... Bunlardan birini unuttuğumda, bazen
yakından, bazen uzaktan eve geri döndüğüm çok olmuştur. Gençken bir
dakikacık daha zaman kazanabilmek için, bu geri dönüşlerde tek
ayakkabımı çıkarır, odalara seke seke girerdim unuttuğum nesneyi
almak için. Geçen gün gene öyle yapmak istedim, tek ayağımın
üstünde iki kez sıçradım; sektiğim bacağıma müthiş bir darbe aldım
sanki, üçüncüyü denemedim bile.
Neme gerek... Dizlerim değil, bir dakikam gitsin!
Evden çıkarken unuttuklarım arasında kitap da olur bazen; üşenmem,
metroda okuyacağım kitap için de dönerim.
En sevdiğim ulaşım aracıdır metro. İnsanları büyük kentlerde
yerüstünün keşmekeşinden kurtaran, bir zamanlar “yer altı treni” de
denilen bu toplutaşıma araçları bizde de yetmiş seksen yıl önce
yaygınlaşsaydı, acaba daha köklü bir kitap okuma geleneğimiz
olabilir miydi diye düşünürüm. Evim yakındır metroya. Araba, park
vs. sorunum olmuyor. Direksiyon çevirmek yerine güzel bir kitabın
sayfalarını çevirerek gidiyorum.
Sayıları gittikçe azalsa da, metroda ayakta kitap okuyan
gen&cced...