Türkçede hece düşmesi ya da ses yitimi geniş bir konudur. Bu açıdan konuşma dilinde daha da çok sorunlar çıkar karşımıza.
Hece düşmesi ya da ses yitimi gibi olaylar yazı diliyle konuşma dilinin tam örtüşmediğinin önemli göstergelerindendir ayrıca.
Örneği az olsa da, bazı ses değişiklikleri ya da bazen ağız özelliklerinden ileri gelen söyleyiş farklılıkları aynı sözcüğü iki ayrı sözcük haline getirebiliyor. Dilbilgisi uzmanlarının üzerinde durmadıkları, belki de Türkçeye özgü bir ses olayından söz etmek istiyorum bu yazımda.
“Parantez” karşılığı türettiğimiz “ayraç” “ayırmak” eyleminden gelir; kökteki “ı” sesi düşmüştür. Aynı eylemde (ayırmak eyleminde) bu ses düşmediği zaman “ayıraç” dediğimiz başka bir sözcük ortaya çıkar.
Halk dilindeki “çığırmak” eylemi ölçünlü dilde “çağırmak” olmuştur. Ancak ikisine de sahip çıkarsak, iki ayrı sözcük olarak ikisi de dilde kalabilir. “Ahmet’i çağır”, “türkü çığır” örneklerinde olduğu gibi.
“Yaradan” ile “yaratan” da aynı sözcüklerdir, bir ses değişikliği, belki de söyleyişteki anlaşmazlık iki ayrı sözcük çıkarmış ortaya. Sözcük “Yaradan” diye yazıldığında Tanrı anlaşılır, “yaratan” dediğimizde daha geniş anlamda “var eden, üreten” anlaşılır.