Son iki yazımda sürücü belgesi değiştirmek için yaşadıklarımdan
yola çıkarak, kuyruktan kuyruğa savrulan insanımızı, bitmeyen
kuyruk eziyetini anlatmıştım.
Bir türlü değişmeyen bu düzen, bizim hâlâ kuyruklarda helak
olmamızdan,buralarda birbirimizi yememizden zevk alıyor adeta.
Sürücü belgemi değiştirmek için sağlık kuruluşlarında karşılaştığım
sıkıntılar, nüfus müdürlüğünde üç gün süren akıl almaz bir eziyetle
bitmişti.
Bu yazımla ilgili aile hekimliklerinden birinde görevli DR. Hamza
Özdemir’den iki ileti aldım. Belli ki hekimlerimiz de çok
dertliler, onların da önemli sıkıntıları var, anlatacakları
var. Yaşadıklarını, özellikle hasta yakınlarından gördükleri
kabalıkları, uğradıkları saldırıları hep biliyoruz, üzülüyoruz,
sırasında bizler yazıyoruz da...
Ülkede bir cehalet diktatörlüğü var, bu diktatörlüğün fedaileri
çoğu zaman kendilerini hastanelerde değerli hekimlerimize,
hemşirelerimize saldırarak gösteriyorlar.
Bu nedenle her iki yazımı da bunları düşünerek yazdım, yoksa son
gölü gene bir hekimden yediğim o eziyetler zincirini başka türlü
anlatırdım. İlk iletisinde Dr. Özdemir beni biraz eleştirse de,
sonra yazımı biraz daha dikkatli okumuş olmalı ki, ikinci
iletisinde şunları yazıyor:
“Öncelikle nazik mailiniz için teşekkür ederim. Dün akşam 85
hastaya baktıktan sonra dolu bir kafayla birkaç dakikada kaleme
aldığım bir yazı idi. Bu sabah 7.35’te yine muayene odamda hasta
kabulüne hazırım. Biliyorsunuz hastaneler randevu sistemiyle
çalışıyor ve hastanede kuyruk yerine hastalar evde telefon başında
randevu almak için çaba harcıyor. Bir dahiliye, cildiye randevusu
bir ay...