Geçtiğimiz çarşamba günü Fenerbahçe altyapısının önde gelen isimlerinden Müjdat Yetkiner, Kemalettin Şentürk ve Saffet Akbaş, görevlerinin başına geçmek için tesislere gittiklerinde içeri alınmamışlar. Tamam, yeni yönetim var ama, bu arkadaşlar da o forma için ter dökmüşlerdi. Siz yeni yöneticiler daha kulübün adresini bilmediğiniz günlerde... En azından bu özelliklerine saygı gösterilmemeli miydi?
Damien Comolli sihirbaz mı?
Fenerbahçe’de sportif direktörlüğe başlıkta ismi geçen Fransız
getirildi. Üç yıllığına... Güzel! Güzel de bu zat altı yıldır
hiçbir yerde işbaşı yapmamış. Acaba neden? Yoksa çok eskiden tanış
olunduğundan “Biz seni altı sene sonra işin başına getireceğiz”
sözü mü verilmişti? Sizce altı sene çalışmamış zat, nasıl ve hangi
katkıda bulunur size? Herhâlde “sihirbaz” olduğundan bu boş geçmiş
süreç kabullenildi.
Hoş geldiniz Ali Bey!
Geçtiğimiz hafta başı gazetelerde bir fotoğraf gördüm. Kulüpler
Birliği Vakfının toplantısından... Ve gözlerim fal taşı gibi
açıldı. Neden mi? Toplantı masasının bir yerinde Fenerbahçe’nin
yeni başkanı Ali Koç oturuyordu. Hani şu “Kapısının önünden bile
geçilmeyen” Kulüpler Birliği Vakfı... Şekip Mosturoğlu amma
burkulmuştur haaa... Çünkü hep o kapının önünden geçiyordu...
Galatasaray’ın faturası mı, yoksa...
UEFA, Galatasaray’a öyle bir fatura kesmiş ki, sormayınız gitsin...
En kral muhasebeci bile içinden zor çıkar... Sene sene, sezon sezon
konulmuş sınırlamalar var. Bunlara uyulmazsa Avrupa Kupaları rüyada
bile görülemez. Tamam da, bunun hesabını kim vermeli? Hemen
açıklayayım; Ligin ilk yarısı lider bitirilmiş olunmasına rağmen
devre arasında 11 futbolcuyu transfer eden kimse o! Görülmüş şey
miydi? Hayır! Böyle olursa da elde ne varsa kalır mı; ne han, ne de
hamam... Allah, Mustafa Başkan ve ekibine, tabii ki Terim Hoca’ya
da sabırlar ve güç versin...
Erdoğan Demirören diye biri...
Geçtiğimiz hafta günümüz Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım
Demirören’in babası Erdoğan Bey’i kaybettik. Önce ailenin başı
sağolsun, rahmetliye nur içinde yatsın diyelim. Bu Erdoğan Bey,
yanlış hatırlamıyorsam 1970’li yılların ortalarına doğru idi,
Beşiktaş beş kuruşsuz kalmış ve bu rahmetli imdada yetişmişti. O
günlerin büyük gazetesi Tercüman’ın bir daha bu ülkeye benzerinin
gelmesi mümkün olmayan spor servisi de, rahmetli ile özel bir
röportaj yapmış ve o yazı büyük ses getirmişti. Bendeniz de böyle
andım rahmetliyi...
Talisca nereye gitti?
Gülsek mi, ağlasak mı, bilemiyorum... Şu Brezilya Millî Takımı’na
iki özel maç için çağrılıp da, bir saniye bile oynatılmayan,
Beşiktaşlının, ardından “Yandım anam” diye feryat ettiği Talisca
var ya, yahu ancak Çin’e gidebilmiş.