UEFA Avrupa Ligi ön eleme turunda Fenerbahçe, deplasmanda
Avusturya’nın “gençler takımı” Sturm Graz’ı şimdiden eledi dersek
yeridir. Çünkü bu takım, sadece üzerine gelmeyen, oyunu
sıkıştırmayan rakibin boş alanlarında pas yapabiliyor, oyun
sıkıştığında da topu teslim edip boşa koşuyor. Buna karşılık daha
ilk maçta turun anahtarını eline geçiren Fenerbahçe ne yaptı? Bir
kaza golü ve bir de duran top golüyle Kadıköy’e kolaylık
sağladı.
Şimdi artık temsilcimize bir beraberlik bile yeter. Daha da kötü
senaryo olarak 1-0’lık yenilgi bile temsilcimize tur atlatır.
Şimdi maça dönelim... Aykut hoca, sakatlığından mıdır nedir
bilinmez Mehmet Topal’ı yedek kulübesinde bırakmıştı. Ozan ve Sousa
gibi iki hareketli elemanla Kjaer’den yoksun savunmasını daha bir
garanti altına almak istemiş olabilir. İleri blokla bu ikilinin
arasında ise Alper görev yaptı. Oyundan çıkana kadar devamlı bölge
değiştirerek oynayan, her topa basmaya çalışan, kazandığı, aldığı
her topu büyük bir yüzde ile olumlu kullanan Alper sanki maçın da
adamı idi. Önde ise Nabil bir kenarda, Valbuena bir kenarda idiler.
Ortada ise hayatında ilk defa bir Avrupa Kupası maçı oynamak
zorunda kalan Ahmethan... Tabii ki Valbuena’nın bundan önceki
Fransız takımlarında olduğu gibi alış veriş yapacak partneri
bulunmadığından, hiç etkili olamadı. Nabil ise maçın başlarında
göründü sonra da kayboldu gitti. Oysa Alper bunların hepsine,
“Gelin oynayalım” dedi ama sanki ona sağır kaldılar. Genç Ahmethan
ise bundan daha iyisi yapabilecek ne deneyime, ne de kaliteye sahip
idi. Şaştığım odur ki, benim spor medyamın özellikle ekranları bu
gencin alt yapıda oynadığı maç sayısı ile attığı gollerin sayısını
bağırıp duruyor.