Ligin girişteki flaş takımı Galatasaray ki, üç maçı da kazanmıştı. Bu defa karşısında bizim ligin en kaliteli kadrolarından birine sahip Antalyaspor’a takıldı. Burada tam anlamıyla gücü gücü yetene deyimi yerini buldu. Bu maçtan önce de Trabzonspor kendi sahasında 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen karşısında Gençlerbirliği gibi yine ligin en zayıflarının başında gelen ekibi bulunca maçı çevirip sahadan 3-1 galip ayrıldı.
Şimdi ayrıntılara girelim. Galatasaray’a belli ki milli maç arası hiç yaramamış. Kendi milli takımlarından gelenler tipik düşüş gösterdiler. Sezon başından bu yana Galatasaray ilk defa sahayı iyi kullanmayan, blokları arasında enine boyuna boş alanlar bırakan, atağa kalkarken çoğalamayan bir ekip görüntüsünde idi... Tolga bu maçta bundan öncekiler gibi sağa sola yardım yetiştirici değil, oyunu yönetmeye ki, hiç tarzı değildir, çalışınca düşüş gösterdi. Belhanda’da fiziki yetersizlik vardı. Rdorigues harika bir ilk yarıdan sonra maçtan çıktı sandım. Oysa sahadaymış... Gomis yine etkili, NDaye de çevresindeki eksiklikler yüzünden yarım yamalak kaldı. Bu yüzden de Galatasaray takımını geri dörtlüsü, savunmada etkili ama öne doğru hemen hemen bir iş yapmayan hale getirdi. Hemen hemen tek pozisyon gibi duran atakta gol de geldi. Sonrasında NDaye’nin oyundan alınışına hiç akıl erdiremedim doğrusu... Selçuk girdi, tamam da, Belhanda dururken NDaye çıkar mıydı? Serdar’ın da ağrıları artınca yerine Denayer siftah etti. Ne o hali öyle? Dört adet hava topunu arkasına düşürdü. Feghouli ise sadece 8 dakika kaldı oyunda... Galatasaray ilk puanlarını kaybederken, iyi oynayıp, etkili olup değil de, sanki ligin başındaki o takım değilmiş gibiydi. Düşündürücü bu durum olmalı... Antalyaspor Eto’o problemini çözmüş ama Nasri’yi tribünde bırakmıştı sakatlığı yüzünden... Şu Eto’o ile birlikte Gomis haftada birer saat bizim ligdeki uç adamlarına seminer verseler ne güzel olur...