Hele hele zaman içinde bünyesinden Rakitic, Modric, Mandzukic
gibi adamları çıkarmaya başlayınca iyiden iyiye Avrupa haritasının
en iyileri arasına girivermişti. Arjantin mi? Sadece ülkede değil
dünyada Maradona-Messi kıyaslaması yapılmaya başladığından beri en
küçük bir şekilde ilerleme değil tam anlamıyla gerileme izlemeye
başladık.
Hele dün akşam Arjantin’in sırf hava teknik direktörü takımını üçlü
savunmayla oynatıp önde basmayı planlayınca Messi genelde hep
kalabalık savunmaların içinde kaldı ve böylece karşılanması çok
kolay hâle geliverdi. O sadece hava olan teknik direktöre sormak
lazım, Messi’yi Barcelona’da böyle mi programlıyorlar?
Sonra dörtlüye dönüldü ama Hırvatlar bu ikinci oyun planını da
yutmayarak, bu defa topun arkasına tam takım geçmeye de başladılar.
Tamam ilk gol bir kaleci hediyesiydi ama Modric’in şapka
çıkarılacak golüne ne demeli? Bu arada bir önemli not daha yazayım;
bizim spor medyasının bir türlü beğenilen oyuncular listesine
alamadığı Vida’yı izleyince acaba utanç duyuldu mu?
Bu maçın hakemine de iki satır karalamak gerekir. Sanıyorum Dünya
Kupalarındaki son maçı olacaktır. Yine dönüp dolaşıp Maradona
meselesine gelip yazıyı noktalayayım. Ben bu Maradona’yı Dünya
Kupalarında üç defa çıplak gözle izledim. Hele hele böyle bir oyun
düzeninde Messi onun ayakkabısı bile olamaz.