Dünkü yazımda bir bölüm, ülkemdeki adalet anlayışı veya
uygulaması ile ilgili idi. Hatta bizde hukuk değil guguk çalışır
diyerek de bunu süsledim. Bizim eski İstanbulspor’lustoper dostum
Yavuz’un “Yersen” kanunundan söz etmiştim.
Daha satırlar kurumadan Allah’a şükür ki bizim futbolun en üst
kademesi federasyon beni yanıltmadı, hatta onayladı. Hatırlarsanız
Eskişehir’de oynanan Türkiye Kupası maçındaki gelişmeler üzerine
Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu Başakşehirspor ile Konyaspor’a
birer maç seyircisiz oynama cezası kesmişti. Aslında bunda bile
adaletsizlik vardı. Maç sonrası sahayı istila eden taraftar
Konyaspor’un taraftarı idi. Başakşehirspor’a neden ceza verildi
anlayamamıştım. Sanırım adaletli(!) davranmaya gayret etmişti
federasyon ve onun ünlü Disiplin Kurulu... Şimdi Konyaspor’a ceza
verip rakibi es geçerseniz, birileri çıkıp tıraş yapabilirdi. Neme
lazımcılık işte buna denir.
Neyse merakla bekliyordum şu malum meşale ve maytap yağmurunun
indiği Süper Lig’e çıkış maçının hangi tür cezalarla
donanacağını... Ve federasyonumuzun Disiplin Kurulu müthiş bir
adalet(!) gösterisi yaparak hem Göztepe’ye, hem de Eskişehirspor’a
ikişer maç seyircisiz oynama cezası veriyordu. Adalet işte buna
denirdi! Yani bu iki takımın o maçın atmosferini kimyevi maddeyle
dolduranlara, insanın sağlığını tehdit eden eylemlerine kupa
kutlamasından sadece ve sadece bir maç fazla ceza kesiyordu. Üstüne
üstelik iki takıma da aynı dozda...
Peki, gerçek nedir? Bir kere bu iki takım taraftarının sebebiyet
verdiği çirkin, insan sağlığına adeta ihanet edercesine yaptıkları
eylemler yüzünden kulüplere nereden