Sonuç ne olacaktı ki? Bütün umudunu bir tek oyuncuya bağlamış
bir takım karşısında G.Saray rahat kazanacaktı tabii… Hani her
yazının bir ana fikri olmalıdır ya, benim de bugünkü yazımın ana
fikri iki tane oldu. Birincisi; maçı rahat kazanan G.Saray'ın
Diagne'yi kenara koyarsak maçı 10 kişi oynamış olmasıdır. Bu, sözüm
ona golcü, koca oyunda sadece dört defa santraya gelip duvar olup
pas yaptı. İkincisi ise; ben hesap yapmam ama söylediler, son sekiz
maçın yedisini kaybeden Kasımpaşa'nın savunmada hemen hemen sıfır
müdahale ile oynamasıdır. Buna ithal edilmiş garip kaleciyi de
eklersek sanırım maçın ana fikrini tamamlamış oluruz. Kasımpaşa,
Mustafa Hoca'nın sorumluluğu aldığından bugüne artık yürüyerek
oynayabilen, ikili mücadele fukarası, bütün beklentisini
Trezeguet'ye bağlamış bir amatör takım bile diyemeyeceğimiz bir
hüviyete bürünmüş durumda.
G.Saray, yukarıda da değindiğim gibi eksik oynamasına rağmen orta
sahasındaki görevli oyuncuların değişen ve değişmeyen iki bekiyle
kurduğu pas tezgâhı hem Feghouli'nin hem de Onyekuru'nun rahat
çalışmasını sağlayan bir numaralı faktördü. Öylesine ki, Feghouli
hat-trick bile yaptı.
G.Saray'da savunmanın göbeği ve kaleci Muslera'nın mutlaka ama
mutlaka ayağa topla oyunu başlatma inatları dua etsinler de bu
maçta karşılarında yerleşim yanlışlarıyla dolu bir takım olduğundan
cezasız kaldı. Şampiyonluk ortaklarından G.Saray için en büyük
merakım, gelecek maçlarda Mitroglou-Diagne arasındaki hangi doğru
tercihin yapılacağıdır. Neyse ki Diagne'nin saçlarıyla herhâlde
berberler bayram ediyordur!
Tabii ki dağılmış rakip karşısında Selçuk ve Donk'u övmek doğru
olur mu acaba ama sanıyorum G.Saray bu iki oyuncu sayesinde Ndiaye
ve Fernando'lu takımdan daha iyi yerleşti, daha iyi pas yaptı.
MAÇIN ADAMI: Feghouli ...