Yukarıdaki başlıkta üç büyük kulübümüzün son günlerde içinde, kenarında dolaşan isimler yer alıyor. Açalım mı?
Mircea Lucescu, yani Rumen teknik direktör ülkemizde görev aldığı Galatasaray ve Beşiktaş’ta büyük başarılar elde etmiştir. Her iki kulübü de lig şampiyonu yaparken, Avrupa Kupaları’nda da büyük başarılara taşımıştır onları. Hele hele Galatasaray’daki ikinci sezonunda, kulüp tarihinin belki de en zayıf takımı ile yola çıkmış, lig şampiyonluğunun yanı sıra, Şampiyonlar Liginde ilk gruptan çıkmış, ikinci grupta ise Liverpool, Barcelona ve Roma’ya beş maçta yenilmemiş, son oyunda ofsayt golle yenilerek çeyrek finalden olmuştur. Tabi ki ilk sezonunda da aynı kupada çeyrek final oynama başarısını göstermiştir. Burada dikkat çeken nokta, o dönemde bu kupada grup maçları iki aşamada oynanıyordu. Yani iş daha da zordu. Sonra Beşiktaş’ta 100. yıl şampiyonluğu ve ardından da 17 maçta namağlup olunmasına rağmen iç ve dış mihraklarca şampiyonluğunun elinden alınması. Bu hoca için şimdilerde Galatasaray’da sportif direktör yolunu deniyor. Hoş hoca daha başka bir hedefteyim dese de, acaba Tudor korkutulmak mı isteniyor? Galatasaray şayet o bildiğimiz Galatasaray ise Tudor’u hemen değiştirir, Lucescu bir yana, yepyeni, deneyimli bir hoca bulur. Pardon unutmadan; Lucescu demiş ki, “Bu oyunculara nasıl bu paraları verip de alıyorsunuz...” Eeee hoca işler değişti. Sen Galatasaray’da iken cebinden 3 milyon dolar vermiştin oyuncularına. Sonra geri almıştın da... Şimdi devir çok ama çok değişti.