Sivas'taki oyunun başlama düdüğünden önceki en çok merak ettiğim
şey Robinho'nun ne yapacağı idi. Tabii ki F.Bahçe'nin bu kritik
deplasmandan puan veya puanların alınması açısından nasıl bir takım
ve nasıl bir kurguyla sahaya çıkacağı da önemliydi.
Önce Robinho ile ilgili bölümün altını çizelim; bir kere Muhammet
çıkana kadar Robinho'nun paylaşım yapacağı hiç oyuncu yoktu
Sivas'ta. O da kendi ismi ve klasıyla bir şeyler yapmaya çalıştı
ama hiçbir varlık gösteremedi diyebiliriz. Hatta öylesine ki, iki
korneri direkt auta bile attı! Muhammet çıktıktan sonra ise Robinho
one man show'a devam etti. Bu arada Tamer Hoca'nın Ziya'dan sağ
bek, Uğur'dan sol bek yapışına da hiçbir anlam veremedim. Cocu mu?
Eh, yeni bir keşifle İsmail'den Hasan Ali önü bir sol kanat
oyuncusu yapmayı planlamış olmak bu Hollandalının ciddi biçimde
yeniden bir teknik direktör sınavına girmesini gerektirir.
Düşünebiliyor musunuz, Jailson ve Ayew F.Bahçe'nin gizli orta alan
oyun tanzim edicileri olarak rol almışlarsa, tabii ki zaten temelde
komik olan Frey-Soldado çift santrfor oluşumunun işlemesini mümkün
kılamazsınız.
Bu arada Ekici'nin tam etkili olur gibi görüntü verdiği dakikalarda
sakatlanması, artık bu futbolcunun jübilesinin geldiğinin ispatıydı
sanki. Tabii ki F.Bahçe de Sivas da beklenmedik anlarda pozisyonlar
bulmuş olmalarına rağmen gerek kalecilere, gerekse tercih
hatalarına takılarak tabelada herhangi bir değişiklik
yapamadılar.
Bir iki önemli noktanın daha altını çizeyim.
Tamer Hoca'nın takımın sahaya oturmasında en büyük rolü oynayan
Rybalka'yı oyundan alışı tıpkı biraz evvel Cocu'ya yakıştırdığım
yeni bir sınav gerekliliği demektir. İkinci konu da, benim bildiğim
kadarıyla futbolda avantajı tanımışsanız ve tanıdığınız o avantaj
devam edip gol pozisyonu oluşturmuşsa, tabelayı değiştiremedi diye
sizin geri dönüp bir faul çalmanıza resmen ayıp denir.
Özetle, Cocu'nun çift santrfor mahareti, İsmail'den bir kanat
oyuncusu sunuşu acaba soyunma odası halı...