Futbolda bir teknik direktörün takımı üzerindeki en riskli
oynaması hiç tartışmasız savunmada olanıdır. Dün akşam da ligin
namağlup lideri Kasımpaşa karşısına Fatih Terim, son Trabzon
yenilgisinden sonra Nagatomo dışındaki geri dörtlüsünün üçünü 11’e
yazmamıştı.
Trezeguet gibi topla çabuk yön değiştirip hareketlenebilen, adam da
eksiltebilen ve de Diagne gibi iyi bir uç adamı olan Kasımpaşa
karşısında bu acaba bir kumar mı olacaktı? Ancak Ozan denen henüz
18 yaşındaki stoper hem Serdar ile iyi kurgu yaptı hem de
pozisyonlarda topa müdahalede seçimleri yanlış olmadı. Serdar da
yanındaki bu gençlik aşısıyla ayakta kalırken, Donk’un da sanıyorum
artık benim öteden beri yazıp çizdiğim gibi Fernando’yu
makaslayacağı ortaya çıkmıştır.
Ndiaye çabuk çekilemeyen takımları ortadan delme özelliğini tabii
ki gösteremeyecekti ama Emre çok değişik pozisyonlara girip değişik
de oynayabilince Kasımpaşa’nın orta alanı top yapma yanı sıra ön
tarafı desteklemede de etkisiz kaldı. Hele hele aynı Kasımpaşa’nın
ikinci Galatasaray golündeki feci orta alan savunma yerleşimi
sadece kaybedenler için değil kazananlar için de ders olarak
gösterilmelidir.
Rodrigues’in takıma girişi tabii ki rakip savunmalar için denge
bozucu bir unsurdu bir de buna iki gol eklenmez mi? Bu arada kaleci
Muslera’nın Serdar’a çarpan topu kaleye girerken kurtarışı ve de
1-0 iken kornere çeldiği şut dün akşamki farklı galibiyetin
tartışmasız önemli faktörlerinin başında geliyordu.
Galatasaray bu maçı böyle kazanarak, Trabzon’da yaşadığı krizi de
rafa kaldırmış oldu. Bir önemli not daha düşeyim; Bülent Yıldırım
hoca burnunun dibinde açık ve net meydana gelmiş penaltıyı
çaldıktan sonra kulağını VAR’a teslim edip, kenara koşmasıyla bence
maçın en önemli değer kaybını göstermiştir. MAÇIN
ADAMI: Garry Rodrigues ...