Türkiye Futbol Federasyonu, yani 1992’de 3813 sayılı yasa ile
özerk konuma geçmiş futbolumuzun en üst makamı...
Ama ne yazık ki, kâh uzaktan kumandalı, kâh sağdan soldan çekinmek
mi desek, uluslararası nitelik ve nicelik taşıyan durumda ne
yapacağını bilmiyor. Bakınız Demirören ekibi; ev sahibinin,
şimdilik, üç taraftarı tutuklanıyor. Disiplin Kurulu bu ev sahibine
rekor düzeyde 1 milyon lira para cezası kesiyor. Ayrıca üç maç için
de seyircisiz oynama cezasına çarptırıyor. Bitmedi, iki
profesyonelden biri 45 gün, diğeri 90 gün hak mahrumiyeti cezası
alıyor.
Peki, siz ne karar veriyorsunuz?
Lütfen, hadi uzaklara gitmeyiniz, Avrupa’yı dolaşınız ve
bilmediklerinizi öğreniniz!
Volkan Demirel’den müthiş açıklama!
Sakın ola ki aradan epeyce zaman geçti demeyiniz. Geçen haftaki
bölüme sığmadı ama mutlaka yazılması gereken bir konu idi. Ne mi?
Fenerbahçe’nin kaptanı, yani bu ülke futbolunun tarihine geçmiş bir
ismi demişti ki, “Bundan daha fazlasını da yaşadım (Beşiktaş maçı
ile ilgili) ama futbolun her zaman sahada bitmesini istediğim için
sahada kaldım...” Hadi be!
Millî Takım’ın yani ay-yıldızın en hayati maçlarından birinde, tek
bir adam bağırdı diye başlamadan kaçıp gitmedin mi? Ceza mı? Sadece
bir daha aynı formayı giyemedin, o kadar... Ama talimatlar iki
aydan bir seneye kadar men diyor... Desene, bizde futbol
naylondur...
Gözün aydın Trabzonspor!
UEFA, Trabzonspor’un üzerindeki transfer yasağını kaldırdığını bildirmiş. Sevinçle mi, yoksa eyvah nidalarıyla mı karşılandı bu haber bilemem... Bana sorarsanız mı? Bence yeni yönetimi zor durumda bırakabilir bu karar. İki ucu pis değnek derler ya! Tam da Trabzonspor’u hakiki yapısına kavuşturmak, takımdaki yabancı safraları temizlemek için fırsat doğmuştu. Neyse, hayırlısı olsun!
Terim Hoca neyi hatırlattı?
Galatasaray kendi sahasında, kupa hariç, devamlı kazanıyor. Tamam.
Tamam da ilk defa bu sezon ben bu maçta 2000 yılında UEFA
Kupası’nın kazanan Galatasaray takımını izledim. Hatta öylesine ki,
kalesinde üç adet de net gollük pozisyon vererek... Ama rakibe
baskı, müthiş yardımlaşma, bir topa üç kişi ile gitmek falan bana o
muhteşem sezonu hatırlattı.
Bugün komplo günüdür!
Ben bu satırları yazarken Beşiktaş kararını değiştirmemişti. Yani
maç olmayacak bugün Saracoğlu’nda... Ama dikkat! Komplo olabilir.
Nasıl yahu demeyiniz, birileri daha birinci dakikada bile anlıyor
ama biz bir türlü kestiremiyoruz! Örnek mi? Seyircisiz maça bile
gökten yanıcı ve patlayıcının atıldığı tek stat hangisi
idi?