Yok yok sokak kavgasında veya herhangi bir eğlence yerinde değil, futbol sahasından geldi bu tokat... Hani şu Cumhurbaşkanı ile fotoğraf verdikleri için eskilerin faşist Almanyasının bazı kafayı yemişleri, İlkay Gündoğan, Mesut Özil ve Cenk Tosun’u protesto etmişlerdi. Bu rezilliklerine de Alman Millî Takımı’nın maçlarında devam ettiler. Ve son İsveç maçında İlkay oyuna girdikten sonra takımlarının nasıl toparlandığını ve nasıl yönetildiğini gördüler mi acaba?
Fenerbahçe düşkünler evi mi?
Geçtiğimiz cumartesi ekranların altyazılarında çok tuhaf bir haber geçiyordu... “Aykut Kocaman’ın ricası üzerine Koç yönetimi, Kocaman’ın yardımcılarını kendilerine yeni bir iş bulana kadar görevde tutacak...” Önce iyi okuyamadığımı sandım... Ama defalarca geçen haber aynı kelimelerden kurulmuştu. Şu bizim Galatasaray’ın eski kalecisi Kerem ne de güzel söylemişti geçenlerde; “Şirket yönetmekle spor kulübü yönetmek birbirinden çok farklı şeylerdir...” Kulübün şimdi rahmetli olan bir divan üyesi sık sık, “Bir düşkünler evi kuralım” diye az mı dil dökmüştü divanlarda... Demek ki ileriyi görmüş...
Bu da santrfor Tayyip’in golü!
Seçim günü spor sayfasında bir yazım çıkmıştı. O yazıda 1970’li yılların ortalarına kadar gitmiş ve İstanbul Amatör Küme takımlarından İETT’nin kaptanı ve joker futbolcusu Tayyip’ten söz etmiştim. Bu yazı siyasi değildi sadece Tayyip’in Ronaldo methiyesine yaklaşım idi... Şimdi aynı stoper, libero, santrfor, yani joker futbolcu öyle bir gol attı ki, ekrana çıkan, gazete sütunlarından palavra sıkma yarışına girişmişlerin hepsini yendi. Hele hele şu 1978 Dünya Kupası’ndan sınır dışı edilmek üzere iken kurtardığım eski gazetecinin, gazetesindeki bazı dönek ve balonları ne hâle sokmuştur acaba... Pardon bitmedi; İnce “10 milyon oy farkı var, bunu hırsızlıkla yorumlamak mümkün mü?” derken acaba aynı partinin palavracıları yine ekrana çıkacak mı? Onlar çıkar be, utanma hissi olmadığından tabii ki...
Boşuna mı Fatih?
Bu benim şahsi fikrimdir. Bu ülkenin bütün zamanlardaki bir numaralı teknik adamı Fatih Terim’dir... Teknik hataları yok mudur? Olmaz mı? O başka şey, altyapıdan eser sunmak başka şey. Bizim ligde şampiyonluk rekoru kırmak başka şey, Avrupa Kupası kazanmak başka şey. Hele hele cep telefonundan son yaptığı müthiş konuşma çok başka bir şey...
Sahaya iniliyor da, hani transfer?
Beşiktaş sezonun ilk idmanı ile siftah etti. Şenol Hoca bütün kulisçilere rağmen hâlâ iş başında... Bu kulisçiler sanki daha iyisini sunacaklarmış gibi idiler de, şiştiler tabii ki... Peki, ya diğerleri? Hadi Galatasaray, Avrupa sahnesine taaa eylülde çıkacak ama ya diğerleri? Transfer mi? Tıkları yok henüz... Galatasaray UEFA markajına yeniden girdi. Fenerbahçe yakın temas kuracaktı, hâlâ tık yok... Ama ya kadrolar. “Çok adam lazım” feryadı sokaktaki her taraftarın ortak görüşü... Ya siz yöneticiler? Biliyorsunuz artık para bağışlama falan işe yaramıyor... Şu iftihar ettiğiniz amatör branşları tamamen sponsorlara devredin de, biraz nefes alınız!