Yazımın en başına bana göre bu maçın en çarpıcı birkaç notunu
dile getirerek başlamak istiyorum. Birincisi Phillip Cocu’nun
oyunun son saniyesine kadar sahada en küçük varlık bile
gösteremeyen Giuliano’yu oyunda tutuşunun nedeni acaba nedir?
Mehmet Topal’la Elif’in hatta önde oynayanların orta alan desteği
görevinden nefessiz kaldıklarını da mı görmedi? Bir başka not; uzun
yıllar sonra ilk defa bir Türk takımının Avrupa kupası maçında
deplasmanda bu kadar tarafsız hakemle oynadığının altını
çizelim.
Benfica karşısında hazırlık maçlarında uzayarak oynayıp rakibe
derin alan bırakan Fenerbahçe’nin yerine; yarı alanını kademeli
olarak iyi kapatıp, rakibinin teknik kapasitesini olumsuz etkileyen
bir takım gördük. Kendi alanında çabuk ve rakipten fazla adamla
biriken Fenerbahçe’nin savunmasında çok eleştirilen stoperlerinin
de bu tür bir futbol kurgusunda ne denli başarılı olduklarına
tanıklık ettik.
Cocu ön taraftaki Dirar, Alper ve Valbuena’yı değiştirip, yerlerine
kulübedeki oyuncuları almak yerine, yukarıda da değindiğim gibi
sanki sahadan eve gitmiş olan Giuliano’yu değiştirseydi, acaba
Benfica ikinci yarıda bu kadar çok adamla üzerine yerleştiğinde
kontraya daha etkili çıkmaz mıydı? Bir özel cümle de Soldado için
yazayım, geçen sezon en az üç maçta hak edip görmediği kırmızı
kartları kaşınarak bu maçta görmeye gayret etti, tuhaftır.
Benfica’da da Gedson Fernandes isimli siyahi bir oyuncu vardı.
Suratına bakarsak, genç gibi gözüküyordu da ama sıfır futbolla
takımını 10 kişi oynattı.
Bu Benfica takımının en çarpıcı ve rakipler için ürkütücü olan yeri
sol kanattaki iki ufaklık oyuncusudur. Zaten biri de maçın golünü
attı. Fenerbahçe bir Avrupa kupası maçında deplasmanda sadece tek
golle yenilmiş olması nedeniyle rövanş için çok da umutsuz
değildir. Olmamalıdır da. Ama kimilerinin büyük hocası Phillip Cocu
böyle sahada görünmeyen Giuliano tipi ve de 50. dakikadan sonra
beyaz bayrak çeken Valbuena tipleriyle rakibinin bu cılız skorunu
cezalandıramazs...