Bismillahirrahmanirrahim
Fenerbahçe Spor, Atletik Bilbao Spora iki sıfır yenilince öyle
biraz ekrana bakakaldım.
Sonra neden aklım eskilere gitti.
Manas Üniversitesinin kapısının önünde aylak aylak dolaşıyoruz.
Ders mi var, ders mi bekliyoruz geçmiş gün unuttum.
Okulun önüne eski püskü bir otobüs yanaştı.
Bizim de artık ne kadar dertsiz bir hayatımız varsa gittik otobüsü
kolaçan ediyor, tarihi eser sınıfına girmesi gereken bu eski Sovyet
malı aleti inceliyoruz.
Sonra bir duyuru yapıldı. “Hipodromda kökbörü oynanacak,
paydaşlardan birisi de elçiliğimiz, canı isteyen binsin getirip
götüreceğiz!” dendi.
Ben ki Orta Asya (Türkistan) bozkırlarına gelmiş geçmiş en haza
beyefendi, kimin elinde bir hıyar görsem tuz ister misin diye
koşarım, oradaki birkaç arkadaşı daha ayartıp otobüse kuruldum.
Kazakistan ve Özbekistan’dan birer takım, Kırgızistan’dan iki takım
nümayişe katılıyormuş.
Hipodroma törenler eşliğinde giriş yapıp kendimize
ortalarda bir yer bularak oturduk.
Sonbahar, saha alaca çamurlu, kuru desem kuru değil, yaş desem yaş
değil. Futbola göre kale olması gereken yerde bir metre
yüksekliğinde betondan yapılma bir kazan var. Kazanın üzerini eski
lastiklerle kaplamışlar. Anladığım kadarıyla ortası da boş. Top
(başı kesik oğlak, Ulak) buraya atılınca bizim anladığımız dilden
gol oluyor.
Özbekler Kırgız takımından...