ABD ve diğer Batılı ülkelerin Türk-İran ilişkileri konusunda çok net bir tavır içerisinde olduklarının altını çizmek gerekir. Önce birkaç cümleyle bu tavırlarının ne olduğunu ifade edelim.
Washington ve Avrupa başkentleri kesinlikle Türk-İran ilişkilerinin kendi doğal seyrinde gelişmesine seyirci kalan bir tutum içerisinde değiller.
Bu ülkeler, Türkiye ile İran arasında Orta Doğu’da “düzen kurucu bir iş birliğinin” oluşmasını kesinlikle kendi çıkarları için büyük bir tehdit olarak görüyorlar ve engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
ABD ve Avrupalı ülkelerin Türk-İran ilişkilerinin gelişmesine yönelik bu engelleme çabaları genellikle başarılı olmuş ve bu konuda özellikle Ankara üzerinde oluşturdukları baskı Türkiye’nin çoğu zaman geri adım atmasına yol açmıştır.
Türk-İran ilişkilerinin gelişmesinin önünde, bir kısmı İran’dan bir kısmı da Türkiye’den kaynaklanan çok sayıda başka engel vardır muhakkak, ancak Batılı ülkelerin bu konudaki olumsuz tutumları Ankara ile Tahran arasında sağlıklı bir ilişki inşa edilmesinin önündeki temel engel olmuştur.
Uluslararası ilişkilerin doğası, devletlerin, kendi çıkarları için tehdit oluşturacağını düşündükleri gelişmeleri takip etmelerini ve bu tehditlerin büyümesine fırsat vermeden bertaraf edilmelerine yönelik adımları atmalarını gerektirdiğinden, dünya politikasında çok etkin olan ABD ve Avrupa ülkeleri de Orta Doğu’yu yakından takip ediyorlar ve bu bölgede kendi çıkarlarını tehdit edecek gelişmelere engel olmaya çalışıyorlar.