15 Temmuz gecesinin yıl dönümünde sokaklarda çok dolaştım. O hafta birçok yerde konferans ve toplantılara katıldım.
Malatya’da panelde, Anadolu insanının olaylara bakışını gördüm. Tuzla’da, Piri Reis Üniversitesi’ndeki konferansta, akademinin olaylara bakışını anlamaya çalıştım.
Ümraniye’deki açık hava toplantısında, halkın 15 Temmuz’a tepkisini izledim.
Son olarak 15 Temmuz gecesi, uzun bir yürüyüşle, şehitler köprüsündeki mahşeri kalabalığın parçası oldum, insanları dinledim.
Televizyon programlarından, gazetedeki yazılarımdan dolayı gelen yüzlerce mesajı tek tek okudum. İnsanların yolda beni durdurup anlattıklarını not ettim.
Sonra şu kanaate vardım: Sokakta olmayan milleti anlayamaz. Sokağın dili başkadır. Birbirinden farklı mesajlar verir ama hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Fakat nedense insanlar, kendi inandığı şeye en yakın sese kulak vermeyi tercih ediyor.