711 yılında, Kuzey Afrika’dan İspanya topraklarına çıkan Tarık Bin Ziyad gemileri yakarak, artık bu topraklarda yaşamaktan başka bir alternatifleri olmadığını ilan etti.
O tarihte karanlık bir Orta Çağ dönemi yaşayan İspanya, tarihin gördüğü en görkemli, en ışıltılı medeniyetin temsilcileriyle karşılaştı.
İlk kez kütüphane, hamam, muhteşem güzellikte binalar ve bilimle tanıştı. İslam medeniyetinin en parlak dönemi sayılan Endülüs Müslüman devletindeki giyim kuşamdan konuşulan dile, eğitim kurumlarındaki bilimden sanata kadar, her şey Avrupa’da hayranlıkla taklit edildi.
Örneğin Batılılarca Orta Çağ biliminin kurucusu ve “büyük üstat” olarak kabul edilen İbn-i Sina’nın (Avrupalılar ona ‘Avicenna’ diyordu) ‘Tıbbın Kanunu’ kitabı 400 yıl boyunca Avrupa’da ders kitabı olarak okutuldu. Prenslerin Endülüs’te eğitim görmesi bir ayrıcalık ve üstünlüktü.