Hayatımın en heyecanlı günüydü. 26 yaşındaydım ve henüz 6 aylık gazeteciydim. Bosna savaşına gazetecilik yapmak için gitmiştim.
Saraybosna kuşatma altındaydı. Tek yol, kenti çevreleyen İgman Dağları'ndan şehre girmekti. Burası da Sırplar tarafından sürekli vuruluyordu.
Başka çarem yoktu. Türkiyeli iki kişiyle eski bir araba bulduk ve İgman dağına gittik. Ormanın içindeydi yol. Fakat yolun bir kısmında ağaç yoktu ve burası Sırpların ateş hattıydı. İstedikleri zaman buradan geçen arabaları vuruyorlardı.
Bizden bir hafta önce Birleşmiş Milletler konvoyunu vurmuşlardı. Enkazı bu yolun kenarından aşağıdaki uçurumda görülüyordu.
ATEŞ ALTINDA YARDIMIMIZA KOŞAN ASKER
Solu duvar, sağı uçurum olan, sekiz biçimindeki bu yola geldiğimizde yoğun bir makineli tüfek ateşi başladı. Ben arka koltukta yere yapıştım. Şoför panikledi ve solumuzdaki duvara çarptı. Orada kaldık.