Devrim üzerinden on yıl geçmişti. 1989 yılında, henüz 20 yaşında gazeteciliğe yeni ısınmaya başlamış, romantik bir devrimci ve iflah olmaz bir muhaliftim.
Tahran sokaklarında ayaklarım yere basmadan dolaşıyordum adeta.
İmam’ın ölümünün kırkı anılıyordu. Milyonlar sel gibi İmam’ın türbesinin olduğu Beheşti Zehra’ya akıyordu.
Ağlıyorlardı. Başlarına vurup, sine dövüp, mersiye okuyup, 20. Yüzyıl’ın son halk devrimcisinin yasını tutuyorlardı. Siyah giymiş karalar bağlamıştı hepsi.
BALDIRI ÇIPLAKLARIN DEVRİMİ
Devrim hepimizi heyecanlandırmıştı o zaman. ‘Baldırı çıplakların’ inkılabıydı. Şah’ın dikta ve yozlaşmış rejimine, emperyalizme, komünizme, kapitalizme ve Siyonizm’e meydan okumuşlardı. O yüzden solcular, sağcılar, İslamcılar herkes destek veriyordu devrime.