İslam ülkeleri içinde bir başkasının başına gelseydi belki bu kadar üzülmezdik. ABD Başkanı, tüm dünyanın gözü önünde, o ülkenin kralını aşağılarken, hepimizin içinde bir utanç, bir öfke, bir isyan duygusu oluştu.
Öyle olmak zorunda, zira her gün yönümüzü o ülkeye doğru dönerek namaz kılıyoruz. Peygamber Efendimiz o ülkede metfun. Böyle olunca, aşağılanan sadece Suudi Arabistan’ın kralı değil, sanki Müslümanları da temsil eden biri gibi hissettik.
Bu kişi, hepimiz için kutsal olan Mekke ve Medine’nin ‘hizmetçisi’ olarak ilan ediyor kendini (Hadimul Haremeyni Şerif). Mekke ve Medenin çöpçüsünü dahi aşağılayamaz Trump ama ülkenin kralını aşağıladı hepimizin gözü önünde. O da sesini çıkarmadı.
KONSOLOSLUK MU, CİNAYET MAHALLİ Mİ?
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu önüne geldiğimde, içimde bu aşağılanmaya ses çıkarmamış/çıkaramamış Suud yöneticilerine olan öfke hala diriydi. Şimdi bir başka olay nedeniyle öfkemiz, kızgınlığımız iki katına çıkmış durumda.
Demir parmaklıklarla çevrilmiş bu konsolosluk, bir cinayet mahalli olmakla suçlanıyor şimdi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı, nişanlısını bina dışında bırakıp, Levent’teki bu binaya girdikten sonra kayboldu.