2008 yılında elime geçirdiğim bir haritanın peşinden neredeyse on yıldır koşuyorum. Likya Yolu haritası, beni öylesine etkilemişti ki, dağ yürüyüşünün ne demek olduğunu bilmeden attım kendimi yollara ve yürümeye başladım. O günden bugüne, bir tutku halinde, her yıl düzenli olarak yürüyorum o bölgede.
İki bin yıllık antik Likya medeniyetinin şehirlerini birbirine bağlayan bu patika yol, Fethiye’den başlayıp, Antalya’da son buluyor. Tam 550 kilometre. Hayatınızda görebileceğiniz en güzel manzaralar, antik şehirler ve deniz bu parkur üzerindedir.
Sonunda tüm parkuru yürüyerek bitirdim geçen sene. Hayatımın en güzel tecrübesi, en verimli ve faydalı yolculuğu oldu benim için. Her yıl bir bölümünü yürüyerek, 9 yılda tamamladım (bu konuda detaylı bilgi için 21.09.2016 ve 22.09.2016 tarihli yazılarıma bakabilirsiniz ).
DAĞLARDA YÜRÜMEMİN ANLAMI
Ramazan’dan önce yeni bir parkura başladım. Adı Karia Yolu. Yine Ege bölgesinde. Marmaris, Bodrum, Gökova ve Aydın’ın ilçelerini dolaşıyor. Antik çağda bu bölgede kurulmuş Karia medeniyetinin izidir bu yol. 820 kilometre.
Dağlarda yürümenin, hele yalnız yürümenin nasıl bir duygu olduğunu anlamak için bu yollardan birini, bir bölümünü yürümek yeterli. Allah’ın nasıl bir cömertlikle, nasıl güzellikler yarattığını ancak onun içinde yürüdüğünüzde anlarsınız.