Kemal Öztürk Yeni Şafak Gazetesi

Kimin Cumhuriyet’i?

Bizim meslekte Cumhuriyet Gazetesi’nin sembolik anlamı çok yüksektir. Küçük, az satan ama köklü bir gazetedir. Herkes ‘sol’ diye bilse de, asıl çizgisinin ne olduğunu çok kimse de bilmez. Bana sorarsanız...

11 Eylül 2018 | 7.659 okunma

Bizim meslekte Cumhuriyet Gazetesi’nin sembolik anlamı çok yüksektir. Küçük, az satan ama köklü bir gazetedir. Herkes ‘sol’ diye bilse de, asıl çizgisinin ne olduğunu çok kimse de bilmez. Bana sorarsanız çalışanları da Cumhuriyet’in asıl çizgisi nedir bilmez.

Şu anda onlarca yazarının istifa ettiği, çalışanlarının işten çıkartıldığı, adeta örtülü bir darbe ile gazete yönetimi değişiyor Cumhuriyet Gazetesi’nde.

Yazarlara, nezaketen yazılarının yayınlamayacağı bile söylenmeden, aniden ilişkiler kesildi. Birçok insan gazete için ağlıyor, ağıt yakıyor, hayıflanıyor ve isyan ediyor.

Bu değişime, yaşananlara ve gazete çalışanlarının mesajlarına bakara asıl şimdi Cumhuriyet Gazetesi’nin çizgisini görebilirsiniz.

OTORİTER, KABA, MEDENİYET YOKSUNU KİMDİR?

Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve sol kesimin önemli isimlerinde biri olan Prof. Ahmet İnsel, gazeteden ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamada şöyle diyor:

“..Türkiye’de AKP’nin iktidarda kalmasının, kalabilmesinin nedenlerinden bir tanesi, yegane değil ama, bir tanesi de ona karşı gibi gözüken çevrenin aslında aynı otoriter, kaba ve medeniyet yoksunu tavrı paylaşıyor olması.” (T24.com)

İnsel, sert ve acımasız AK Parti eleştirilerinin çoğunu Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yazarken, bir gün kendi gazetesi için de aynı derecede sert ve acımasız cümleler kuracağını sanırım aklına getirmedi.

Bugün gazeteden istifa eden ya da işten el çektirilen onlarca yazar da İnsel’le aynı durumdaydı. Hepsi gazetelerinde insanların yazılarına son verilirken, birileri tasfiye edilirken, işte atılırken, köşelerinde hiç de özgürlük, demokrasi, medeni davranış gibi eleştirileri olmadı gazeteleri için. Zira o zaman kendi ideolojik fikirlerini (hangisiyse kafamız iyice karıştı) paylaşan kişiler gazeteyi yönetiyordu.

Şimdi o ekip, ‘yani hoyratça, kabaca, medeni davranıştan’ yoksun tutumlarla gazete yöneten ekip gidiyor, yerine başka bir ekip geliyor. Aynı yöntem ve aynı davranışlarla.

Ağlayanlar, vaveyla edenler, kale düştü diyenler, kale kurtuldu diyenler…

KABA, DİKTATÖRYAL VE NOBRAN BİR ANLAYIŞ

Cumhuriyet Gazetesi’nde yaşananlar, onun temsil ettiği zihniyetin, dışa yansımasıdır sadece. Bugün kavgada ortalığa dökülen sözlerden ve tutumlardan anladığımız şudur: Cumhuriyet Gazetesi, kaba, nobran, diktatöryal, acımasız, kör ideolojik anlayışların küçük kavga alandır.

Aslında Cumhuriyet Gazetesi geleneksel olarak böyledir. Bu ülkenin en sert, acımasız ve en saplantılı ideolojilerine sahip insanları bu gazetede yönetici olmuş, gazete yönetmiş, muhabir yetiştirmiştir.

Orada yetişen ve sonra ülkenin en önemli gazetelerine dağılan kişiler de bu anlayışı diğer medya organlarına taşımıştır. Bir bulaşıcı hastalık gibi, neredeyse gazetelerin çoğunda, Ahmet İnsel’in bugün şikâyet ettiği; otoriter, kaba ve medeniyet yoksunu davranışlar bolca gözükmüşse, bunun bir sebebi de Cumhuriyet Gazetesi geleneğinin buralara bulaşmasıdır.

KİMSENİN SES ÇIKARAMADIĞI ‘YARI TANRILAR’

Ne hazindir ki, zerre kadar özgürlük alanı olmayan gazete yönetimlerinde, insanlar hiç yüzleri kızarmadan iktidarları diktatörlük, otoriterlikle suçlamış, özgülük düşmanı ilan etmiştir.

Bu ülkede yüzlerce, binlerce gazeteci sosyal haklardan mahrum çalıştığı gibi, mesleki yaşamları bir yayın yönetmenin dudakları arasından çıkacak kelimeye bağlıydı. Hiç kimse o zaman bu ‘yarı tanrı’ kabul edilen yayın yönetmenlerine ses çıkarmadı, eleştirmedi.

Bugün Cumhuriyet Gazetesi’nde olanlar bir fikrin, bir anlayışın ve bir ideolojinin dışa yansımasıdır. Bu bir ekoldür. Gazetede, bürokraside, siyasette, iş dünyasında, yazı hayatında başka kolları da vardır.

Her ne kadar gazete kendini savunurken, “Atatürk’ün Cumhuriyeti” diye önceki gün açıklama yapsa da, Cumhuriyet Gazetesi’nin kimin gazetesi olduğunu inanın kimse bilmiyor.

Zira bir gün FETÖ’cüleri, bir gün PKK’yı, bir gün DHKP-C’yi, bir gün Esed’i savunacak hale bile geldi bu gazete. İktidarları eleştirmek için yapmadığı şey, denemediği yöntem kalmadı.

Ama her zaman Atatürk’ü kendine kalkan yaptı. Bugün de aynı şeyi yapıyor, yarın da aynı şeyi yapacak. Zira bu bir zihniyet, bir ekol ve bir anlayıştır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kızmak yok -1- Muhalefette değişim zamanı 29 Mayıs 2023 | 1.514 Okunma 2. tur seçmen psikolojisini anlamak 26 Mayıs 2023 | 536 Okunma Seçim sonuçları konusunda önemli bir bilgi 25 Mayıs 2023 | 1.114 Okunma Aşk ve nefret arasında siyaset 23 Mayıs 2023 | 811 Okunma Seçimden dersler 3: Meral Hanım 19 Mayıs 2023 | 762 Okunma