Irak’tan gelmiş bu sefer. Genelde Afrika üzerinden gelirdi.
Kum fırtınası…
Şehirde göz gözü görmüyor.
Nefes alamıyor insanlar.
Her yeri sarımtırak toz, kum kaplıyor.
Hayatın üzerine çökmüş kum sisi gibi.
Göremezseniz, nefes alamazsınız, durduramazsınız, elle tutamazsınız…
Son yıllarda insanlığın içine düştüğü durumu sanırım böyle bir metafor açıklayabilir.
Kum fırtınasına tutuldu yaşam.
Göz gözü görmüyor, konuşamıyor, nefes alamıyor, her yanı sarımtırak bir kum gibi, belirsizlik kaplıyor sanki.
Savaşların ortasına düşüyoruz aniden.
Kum uçuşurken yarattığı yanılsama gibi, gerçekten milyonlarca insan göç mü ediyor diyoruz.
Gerçekten şehirler bombalanıyor, gerçekten kadınlar çocuklar mı öldürülüyor?
Bu toz bulut içinde hayal mi, gerçek mi olduğunu bilemediğimiz şekiller gibi, gözümüzün önünden geçiyor katliam görüntüleri.
Nefes alamıyoruz sonuçta…
Daha çok kazanmak isteyen aç gözlülerin fakirleştirdiği insanların varlığı bir yanda duruyor.
Sadece yaz aylarında birkaç hafta kullandığı yata akılalmaz servetler döken zenginlerin efektli fotoğrafları bir yanda.
Aynı anda haberi okunuyor bu toz bulutu arasında.
Zenginle fakirin arasındaki uçurum hiç bu kadar açılmamıştı…