Yazacak o kadar çok şey olmasına rağmen, yazmakta zorlandığım ilk yazım olacak sanırım. Neyi, nasıl söyleyelim, ne demek lazım gelir, bir türlü karar veremedim. Kelimeler havada uçuşuyor, cümleler düzensiz nizamda.
Ne söylemek istediğimi biliyorum. Yapılacak çok analiz var. Sandıktan çıkan çok mesaj var biliyorum. Belki de siz okuyucularım böyle bir analiz bekliyorsunuz.
Ancak kafamdaki düşünceleri kelimelere giydirmek, cümlelerde nizama sokmakta zorlanıyorum. Zira son derece duygusalım.
Zihnimin tüm kargaşası içinde, iki şey mıh gibi çakılı duruyor. Sanırım son 20 günde seçim sahasını dolaştığım her yerde, bu iki konu hep dilimden döküldüğünden olsa gerek.
Erzurum’da karlı Palandöken’in eteklerinde, bir grup dertli adamla otururken en son dillendirmiştim bu iki şeyi.
Bize ne oldu? Partimize ne oldu? Seçmene ne oldu?... Sorular havada uçuşurken, benden siyasi bir analiz bekleyen bu arkadaşlara ilk söylediğim şey, “Enfal Suresi 46. ayet tecelli oluyor, onu yaşıyoruz” demek oldu. Şaşırdılar. Dinleyince hak verdiler.